DÜNYADA YAŞADIĞIMIZ HİÇBİR SEVGİYLE KIYASLANAMAYACAK KADAR DEĞERLİ OLAN YÜCE ALLAH’IN SEVGİSİNİ NASIL KAZANABİLİRİZ?
Allah’a iman etmiş bir insanın güzel ahlakını ortaya
koyan, kendisine has çok özel tavır ve davranışları olur. Bu ahlakın
örneklerini Yüce Allah Kuran-ı Kerim’de bizlere detaylı olarak
bildirmiştir. Yüce Allah’a gönülden iman eden Müslümanları diğer
insanlardan ayıran en önemli fark da, her ortam ve şartta Rabbimiz’in
Kuran’da bildirdiği bu güzel ahlaka en küçük bir taviz dahi vermeden
uymalarıdır. Kuşkusuz bunun sonucunda ortaya üstün bir ahlak modeli
çıkmaktadır. Çünkü insan güzel ve değerli olan tüm vasıflara ancak
Allah’ın bildirdiği din ahlakına uyduğunda sahip olabilir. Sonsuz kudret
sahibi Yüce Allah, Kuran’da doğruluğu, adaleti, sabrı, fedakarlığı,
vefayı, sadakati, kararlılığı, itaati, alçakgönüllülüğü, hoşgörüyü,
şefkati, merhameti, öfkeyi yenmeyi ve daha birçok üstün ahlak özelliğini
emretmektedir. Bunlar, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaya çalışan
müminleri diğer insanlardan üstün kılan önemli ahlak özellikleridir. Bu
üstün ahlak özelliklerinin müminler için diğer bir önemi ise her türlü
eksiklikten münezzeh olan Allah’ın sevgisine kavuşmalarına vesile olacak
olmalarıdır. Bu nedenle dünya hayatında da ahiret hayatında da
Rabbimiz’in rahmetini ve sevgisini umut eden müminlere düşen; Allah’ın
bildirdiği bu ahlak özelliklerine içtenlikle uymak için gayret
göstermektir.
“İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi kılacaktır.” (Meryem Suresi, 96)
ALLAH’IN HOŞNUT OLACAĞINI BİLDİRDİĞİ BAZI TAVIRLAR:
1 Allah İyilik Edenleri Sever:
Her toplumda yaygın olan, ancak temelinde bazı eksiklikler ve
yanlışlıklar bulunan bir iyilik anlayışı vardır. Örneğin Kuran ahlakını
yaşamayan kimseler iyiliği, zaman zaman küçük bir yardımda bulunmak
olarak algılar ve bunu da çoğunlukla karşı tarafa bir lütuf olarak
yaparlar. Gerçek iyiliğin ne olduğu ise ancak Kuran ayetlerinden
öğrenilebilir. Rabbimiz Kuran’da gerçek iyiliğin, Allah’a, elçisine,
meleklere ve indirilen Kitapların tümüne iman etmekle olacağını
bildirmiştir. (Bakara Suresi, 177) Kuran’da bildirilen bu iyilik
anlayışı, müminin tüm hayatını kapsar ve tüm yaşamı boyunca uyguladığı
bir ibadettir. Hiçbir karşılık beklemeden gösterilen bu güzel tavrın
mükafatı da şüphesiz Allah Katındadır. Bu nedenle müminler bu ahlak
özelliğini Allah’ı en çok hoşnut edecek şekilde yaşamaya çalışırlar.
Rabbimiz affedici, fedakar,
sabırlı, alçakgönüllü, merhametli, güzel söz söyleyen müminlerin
gösterdikleri bu tavırlardan dolayı onları “…Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardır…” (Zümer
Suresi, 10) ayetiyle Kendi Katından güzelliklerle müjdelemiştir. Allah
Kuran’da Kendisi’nden korkup sakındıkları ve iyi davranışlarda
bulundukları takdirde onların daha önceki günahlarını bağışlayacağını da
şu şekilde bildirmiştir:
“İman edenler ve salih amellerde bulunanlar için
korkup-sakındıkları, iman ettikleri ve salih amellerde bulundukları,
sonra korkup-sakındıkları ve iman ettikleri ve sonra (yine)
korkup-sakındıkları ve iyilikte bulundukları takdirde (yasaklanmadan
önce) dedikleri dolayısıyla bir sorumluluk yoktur. Allah, iyilik
yapanları sever.” (Maide Suresi 93)İşte bunların karşılığı, Rablerinden bağışlanma ve içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetlerdir. (Böyle) Yapıp-edenlere ne güzel bir karşılık (ecir var.) (Al-i İmran Suresi, 136)
2 Allah Tevbe Edenleri Sever:
İnsan birtakım kusurlara, eksikliklere, acizliklere sahip olarak yaratılmış bir varlıktır. Kendisine verilen ömür süresince bazı konularda gaflete düşerek unutup yanılabilir ve birçok hata yapabilir. Ancak Allah “…Tevbe etsinler diye onların tevbesini kabul etti. Şüphesiz Allah, (yalnızca) O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.”(Tevbe Suresi, 118) ayetiyle haber verdiği üzere, aynı zamanda kullarına bu hataların telafisi için tevbe gibi büyük bir nimet de vermiştir. Bu nedenle müminler Kuran hükümlerine uygun olmayan bir davranışları olduğunda hemen Allah’tan bağışlanma dilerler. Çünkü Yüce Allah Kuran’da, ne yaparsa yapsınlar, sonunda yaptıklarından pişman olduklarında ve kesin olarak tevbe ettiklerinde iman edenleri bağışlayacağını bildirmiştir. Ancak elbette Allah insanın içinde sakladığı, düşündüğü, aklından geçirdiği her kelimeyi, düşünceyi ve gerçekten samimi olup olmadığını bilir. Bu sebeple ancak samimi ve içten olarak tevbe edenler, Allah’tan kabulünü umabilirler. (Nisa Suresi, 17) Allah tevbe ederek günahlarından temizlenmeyi isteyen kullarından hoşnut olduğunu şöyle bildirmiştir:
“…Şüphesiz Allah, tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever.” (Bakara Suresi, 222)
3 Allah Sabredenleri Sever:
Sabır, müminin Allah’a karşı olan samimiyetinin ve O’na yakınlaşmak için gösterdiği çabanın en önemli göstergelerinden biridir. Mümin, Allah’ın rızasını ve hoşnutluğunu kazanmak için hayatının her anında bu ahlakı yaşamaya titizlik gösterir.
Kuran ahlakını yaşamayan kimseler ise sabretmek gibi bir ahlak güzelliğine sahip olmadıkları için yaşadıkları olaylar karşısında ancak belirli bir süre tahammül gösterebilirler. Bunun sonucunda da mutlaka bir karşılık almayı ya da çıkar elde etmeyi umarlar. Böyle bir durum söz konusu olmadığında bu dünyada bütün yaptıklarının ahirette karşılarına çıkacağını unuturlar, kendi ifadeleriyle “sabırları tükenir”.
Kuran’da bildirilen gerçek sabır bu tahammül
anlayışından çok farklıdır. Öncelikle inananlar, sabrı Allah’ın bir emri
olarak yaşarlar ve bu nedenle de hiçbir zaman onların sabırlarında
tükenme ya da taşma gibi bir durum söz konusu olmaz. Allah zor gibi
görünen olayları sabır gösterenleri ortaya çıkarmak için yaratmaktadır.
Kendilerine Kuran’ı rehber edinen müminler, bu gerçeğin farkında
oldukları için kendilerine isabet edenlere Allah’ın rızasını umarak en
güzel şekilde sabır gösterirler. Hayatlarının sonuna kadar bu ibadeti
şevk ve heyecan ile yerine getirirler. Bunun yanında onlar yalnızca
Allah için sabrettiklerinden dolayı sabırlarının karşılığında mutlaka
somut bir menfaat beklentisi içerisine girmezler. Gösterdikleri üstün
ahlak neticesinde Rabbimiz’in rızasını ve sevgisini kazanacaklarını
bilmek, onlar için alabilecekleri tüm karşılıkların en güzelidir. Bir
ayette Rabbimiz sabrın önemini şöyle bildirmiştir:
“… Allah yolunda kendilerine isabet eden (güçlük ve
mihnet)den dolayı ne gevşeklik gösterdiler, ne boyun eğdiler. Allah,
sabredenleri sever.” (Al-i İmran Suresi, 146)4 Allah Tevekkül Edenleri Sever:
Allah’a ve yarattığı kadere kesin bir teslimiyet ve güven duymayı gerektiren tevekkül, sadece güçlü bir imana sahip, Allah’ın gücünü takdir edebilen ve O’na yakın olan müminlere ait bir özelliktir. Allah, insanlar da dahil olmak üzere, canlı cansız tüm varlıkları bir kaderle yaratmıştır. Bütün olaylar, Allah Katında önceden planlanmış ve insanın imtihanı için yaratılmıştır. Bunun bilincinde olan müminler yaşadıkları olay her ne olursa olsun, bunu değiştiremeyeceklerini ve bunun kendileri için en hayırlısı olduğunu bilirler. Bundan dolayı da hayatlarının her anında tevekküllüdürler. Örneğin, ölümcül bir hastalığa yakalanmak, masum olmasına rağmen iftiralara uğramak gibi o an için olumsuz gibi görünen olaylar dahi, müminleri telaşa veya korkuya sürüklemez. Çünkü müminler Allah’ın hiç kimseye kaldıramayacağından fazla yük yüklemeyeceğini ve her olayın bir hayır ve hikmetle yaratıldığını bilirler. Bu olaylara sabır ve tevekkülle karşılık veren müminler, Allah’a ve O’nun yarattığı kadere teslim olup güvendikleri için Allah’ın hoşnutluğunu ve sevgisini kazanacaklar, karşılığında sonsuza dek cennette yaşayacaklardır. Dolayısıyla, müminler hayatları boyunca tevekkülün konforunu ve imani neşesini yaşarlar. Bu, Allah’ın Kuran’da müminlere haber verdiği bir sır ve güzelliktir. Rabbimiz Kuran’da tevekkül edenleri sevdiğini şöyle bildirir:
“… artık Allah’a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.” (Al-i İmran Suresi 159)
Rabbimiz sabırlı, alçakgönüllü, merhametli, güzel söz söyleyen müminlerin gösterdikleri bu tavırlardan dolayı onları “…Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardır…” (Zümer Suresi, 10) ayetiyle Kendi Katından güzelliklerle müjdelemiştir.
5 Allah Adaletle Hüküm Verenleri Sever:
Kuran’da adaletin gerçek anlamı haber verilmiş, iman edenlere olaylar karşısındaki tutumları ve adaletin nasıl uygulanacağı bildirilmiştir. Bu, iman edenler için çok büyük bir kolaylık ve Allah’tan bir rahmettir. Sonsuz adalet sahibi olan Yüce Allah’ın Kuran’da bizlere bildirdiği gerçek adalet, insanlar arasında hiçbir ayrım yapmadan hükmetmeyi, insanların hakkını korumayı, zulme asla rıza göstermemeyi, ihtiyaç içinde olanlara yardım eli uzatmayı emretmektedir. (Nisa Suresi, 135) Bu adalet, bir karar vermek gerektiğinde her iki tarafın da hakkını korumayı, olayları çok yönlü değerlendirmeyi, ön yargısız düşünmeyi, tarafsızlığı, hakkaniyeti, dürüstlüğü, hoşgörüyü, merhameti ve şefkati gerektirir.
6 Allah Müminlerin Birlik Olmalarını Sever:
Allah ayetlerinde müminlerin birlik ve dayanışma içinde hareket etmelerini emretmiştir.
Kuran ayetlerini incelediğimizde Müslümanların yeryüzündeki konumunun ve Allah Katındaki değerlerinin diğer insanlardan çok farklı olduğunu görürüz. Müslümanlar vicdanlı, ahlaklı ve şerefli bir hayat yaşadıkları için Allah’ın sevdiği, değerli gördüğü kimselerdir. Bu sebeple tek bir Müslümanın bile iman edenler açısından önemi çok fazladır. Nitekim Kuran’da Müslümanların birbirleri için değerleri, ‘koruyucu, himaye edici, yardımcı’ anlamına gelen “veli” kelimesi kullanılarak bildirilmiştir.
Yüce Allah Kuran’da iman eden kullarına birbirlerinin değerini iyi bilmeleri, bir zorluk karşısında birbirlerine tam destek vermeleri ve birlik olmalarını bildirmiştir. Allah’ın bu emri gereği Müslümanlar birbirlerini her olay ve koşul karşısında koruyup kollarlar. Maddi veya manevi bütün imkanlarıyla Müslümanların güçlenmesi, ilerlemesi ve korunması için çaba gösterirler. Allah Müslümanların birbirlerine nasıl bağlanmaları gerektiğini bir ayette şu benzetmeyle haber vermektedir:
“Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak mücadele edenleri sever.” (Saff Suresi, 4)
ALLAH KULLARINI RAHMETİYLE SARANDIR
Allah’ın sevdiğini bildirdiği ahlak özelliklerine sahip
olmak için çaba harcayan bütün samimi Müslümanlar, sonsuz merhamet,
rahmet, akıl ve güç sahibi olan, iman sahibi kullarını seven, onları
koruyup kollayan, dünyada ve ahirette onların iyiliğini isteyen, onlara
dünyada güzel ve şerefli bir hayat, ahirette de cenneti müjdeleyen
Allah’ın güvencesindedirler. Dolayısıyla bu sevinç dolu nimeti,
Müslümanlar hiçbir zaman unutmamalı, Allah’ın sevgisini kazanmaya vesile
olacak bu ahlak özelliklerine sahip olmak için çaba harcamalı ve
birbirlerine cennetin müjdecisi olmalıdırlar. Nitekim Allah Kuran’da
müminlerin bu konuda müjdeleşmelerini şu şekilde buyurmaktadır:
“Hiç şüphesiz Allah, mü’minlerden -karşılığında onlara
mutlaka cenneti vermek üzere- canlarını ve mallarını satın almıştır…
(Bu,) Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da O’nun üzerine gerçek olan bir
vaaddir. Allah’tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde
yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinip-müjdeleşiniz. İşte ‘büyük
kurtuluş ve mutluluk’ budur.” (Tevbe Suresi, 111)Rabbimiz sabırlı, alçakgönüllü, merhametli, güzel söz söyleyen müminlerin gösterdikleri bu tavırlardan dolayı onları “…Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardır…” (Zümer Suresi, 10) ayetiyle Kendi Katından güzelliklerle müjdelemiştir.